default_mobilelogo

 Britanya’nın kuzeyinde yemyeşil, yüksek tepelerden, dağlardan ibaret çok güzel bir ülke var. Anglosakson ailesine dahil bu şeker ülkenin adı İSKOÇYA…

Fotoğraflarla anlatmayı başaramadığım iki şehir vardır. Biri İstanbul diğeri Edinburgh. İskoçya’nın Başkenti Edinburgh, Avrupa’da diğer büyük başkentlere göre bilinenden daha iddialı şekilde Londra’nın rakibidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Edinburgh çok mistik ve bir o kadarda etkileyici havaya bürünmüş durumda. Bu havayı ilk olarak ‘’Eski Şehir’’ olarak bilinen Royal Mile yolunda yürüyerek hissedebilirsiniz. Royal Mile yolu sizi Edinburgh Kalesine götürür. Böyle bir yolun; şehir görüntüsünü derin bir nefesle ve hayranlıkla seyredebileceğiniz bir kaleye çıkartmasına inanamayacaksınız… Kaleye yaklaştığınızda yolun etrafında çok güzel yerel restoranlar mevcut. Herhangi birini seçin ve İskoçya’ya ait bir mutfak sizi bekliyor olacak. Biraz daha yürümeye devam ederseniz; viski ve kilt dükkânlarıyla dolu sokaklar göreceksiniz ve her birine uğramadan edemeyeceksiniz.

 

Royal Mile yolunun diğer bir tarafı ise Kraliçenin kalmak için geldiği sarayını bulundurur. Bu saray 12.yüzyıldan beri ayakta olan çok eski bir saray. Adi HolyRood Place ya da House olarak geçiyor.

 

 Aslında Edinburgh’da bulunduğumda, heyecan duyduğum diğer bir nokta ise, Adam Smith’in heykeli idi.  Üniversite sıralarında kuramlarını okuduğum iktisatçıların babası olan Adam Smith bu şehirde doğmuştu ve heykeli Royal Mile üzerine yapılmış. Mutlaka görmelisiniz…

Edinburgh’da doya doya gezmek, rahatça tadını çıkarmak için 1 haftanızı gözden çıkartmanızı tavsiye ederim zira gezilecek çok yer var. Edinburgh Kale’si  çok büyük ve koca 1 günün burada nasıl bittiğini anlayamayabilirsiniz.

Ayrıca, Viski Merkezi var, orayı da mutlaka görmelisiniz.

İskoçya Parlamento Binası ve National Gallery görmenizi tavsiye edebileceğim diğer iki yerdir. Ama bir gün mutlaka gideceğim bir yer var, o da zamanım yetmediği için ardımda bıraktığım Arthur’s Seat diye adlandırılan yemyeşil bir alan ve mutlaka ama mutlaka görülmeli. Ancak, burayı da görmek 1 gününüzü alır, bundan dolayı yine söylüyorum Edinburgh için 1 hafta ayırmalısınız.

Göreceksiniz, dönmek istemeyeceksiniz.                 

 

İyi tatiller…

Samet Çıpran