default_mobilelogo

Özgürlüğü en iyi çadırlar temsil eder...Fiziksel gibi görünse de aslen ruhundan besleyerek kurduğun bir özgürlüktür. Yeri kendin seçersin, düzenini kendine göre kurarsın, karışan yoktur; aksine etrafindaki diğer insanlar da senin gibidir, özgürlüğün tadını çıkarır... Komşularınla aynı frekansta olacağın için anlaşamama gibi bir ihtimalin de yoktur. 

 

Bu özgürlüğün, doğada uyanmanın bir anlamı vardır ve herkes birbirine saygı gösterir. Dijital dünyadan biraz olsun uzaklaşırsın, diğer kampçılarla sohbet edersin, yeni arkadaşlıklar kurarsın. Yargılamadan, yargılanmadan...

Sabah güneşle uyanırsın. Her kuş, günes ışığının dünyaya ulaşmasıyla ötmeye başlar, seni uyandırır, aynı saat alarmı gibi...

 

Oksijen gece boyunca içine işler ve  acıktırır seni. O an kamp ocağina iki yumurta kırarsın, gerek yoktur doğada şatafatlı kahvaltılara. Sonra çayını yaparsın, içine şeker atmaya da gerek yoktur. Çünkü şeker tadında bir özgürlük vardır ruhunda... Çayına onu katarsın, nasıl lezzetli olur bir bilsen...

Senin çayının buharını gören, kokusunu alan komşuların da bir bakmışsın yanına gelivermiş... Olmuş sana yol arkadaşı.

Doğada dere tepe düz gidip gezersin, yorulduğunu anlamazsın. 

Bu özgürlüğü yaşadığım yerin adı, Swanage. Bakmayın tel örgülere sadece arabaları ayırmak icin konmuştur. Sadece temsili bir tel örgüdür. Amacı;  doğayı kampçılardan ayırmak değil, kampçıları ve doğayı arabalardan ayırmaktır.

O tel örgünün arasından çadırlara; yani özgürlüğe bakmak için çektim.

Karşısında bir manzara vardir ki, inanılmaz derecede güzeldir. Yüksek kamp alanından Swanage görünür.  Önünde upuzun bir sahil...

 

 

 

Samet Çırpan

/http://fotografcininhikayesi.blogspot.com.tr/